3 Aralık 2008 Çarşamba

türkiye'de bacak arasını koruyanlar, kosta rika'da ne koruyor?


Şu anda Habertürk kanalında Fatih Altaylı'nın Olaylar ve Gerçekler isimli "yorum" programını canlı izliyorum. Altaylı'nın karşısında da şeytanın avukatı rolünde çok başarısız Sevilay Yükselir isimli gazeteci kadın var. Fatih Altaylı, geçen hafta ismini vermediği kendi tabiriyle "entel dantel camiada giderek referans haline gelen orduyu eleştirme" oyununa katılan bir kadın aydına sinirlenerek, "o ordu biliyor musunuz asıl neyi koruyor? Sizin bacak aranızı" demişti. Şimdi de bu ifadelerine açıklık getiriyor. Sahte sahte köpürerekten...

O köpüredursun, ben de "ulan o zaman erkek olarak bizim neremizi koruyor acaba??" diye düşünürken, bir de baktım ki benden önce düşünen çıkmış. Akşam yazarı Mehveş Evin, Fatih Altaylı'ya "senin erkekliğini de, arkanı da o ordu koruyor" demiş. Bu cümlelerde muhtelif kelimeleri çıkarıp yerine azıcık argo koyun. Al sana seviye işte. Biz neyiz ki, köşecimiz düzgün olsun?

Kadına yönelik şiddetten bahsederken, fiziksel olmayanından bahsetmeyi unutmuşum. Neyse ki, Fatih Altaylı imdadıma yetişiyor. "Eeee, bize de Mehveş şöyle böyle dedi" diyebilirsiniz. Bunu kim ciddiye alır? Bir erkeğe böyle bir şey söylendiğinde gülüp geçilirken, diğer taraftan kadın bedenini aşağılayan imalar onur kırıcı olur. Çünkü, kadına yönelik "bacak arası" şiddetinin gerçek hayatta feci bir karşılığı vardır. Söz söz olmaktan çıkıp cinsel bir tehdide, hakarete dönüşür. En "saygın" düşünce mekanlarından olumlanaraktan. 

Hala Fatih Altaylı'nın seviyesi konusunda ikna olmadıysanız bir de şunu dinleyin (bu durumda okuyun): "Tokmak gibi girsin... kalın kafalara diye öyle yazdım." İşte düşünce özgürlüğünden Türkün anladığı. Mahkemeye versen, diyecek ki "ne var yani bu bir deyim." "Kafalarına girsini kastettim; başka bir tarafına girsini kastetmedim." Ama buna inanmak için, ya 5 yaşında çocuk ya da gerizekalı olmak lazım. Bu arada laf aramızda, şeytan-avukat-yorumcu-partner inandı sanki. 

İzliyorum, saçmalıyor. Saçmalıyor, izliyorum. Konu CHP'nin "çarşaf açılımı"na geliyor. Gasteci partner kadın soruyor: "CHP'nin çarşaf açılımının kamuoyunda oy için olduğu söyleniyor; ne diyorsunuz?" Cevap: (sinirli ve yüksek perdeden yine) "Elbette ki oy için olacak, ne için olacak? Böyle gerizekalıca, aptalca bir soru olur mu?!!" Kadın pısıyor haliylen. Gülerekten geçiştirmeye çalışıyor. Dikkat, az önce kendisine birinci elden gerizekalı dendi. Ben de Fatih Altaylı'ya ilk defa katılıyorum; ama kadın bu soruyu sorduğu için değil, bu adamla program yaptığı için. Bu kadın, bana kalırsa programdan önceki gece yatarken, "ya rabbim bu son olsun" diye dua ederken içinden hayıf hayıf hayıflanıyordur. Fatih Altaylı'ya ne sorsa, adam sinirleniyor- sinir küpü mübarek. Sinir, bizim buralarda geçerli mizaçtır ama. Sinirli olmayan zor ciddiye alınır (bkz: Başbakan). Daha doğrusu sinirleniyormuş gibi yapıyor. Oynuyorlar karşılıklı. Sevilay da sürekli "ortamı yatıştırayım" ayaklarında. Yapmayın kardeşim program filan madem. Çok lazımdınız sanki.

Biz orduyla uzun eşek oynayaduralım, beğenmediğimiz 3. dünya ülkelerinden Kosta Rika, orduyu lağvedişinin (saltanat ve hilafet kaldırılırken öğrendiğimiz kelime) 60. yılını kutlamış. Ülkenin başkenti San Jose'deki törende konuşan Meclis Başkanı Francisco Pacheco şöyle demiş: "Ordunun lağvı, tarih kitapları ve tozlu raflarda kalmamalı. Bu, kolektif bir hayat programı, değerler kılavuzuydu. Bu bilgece karar alınmasa, geçmişimiz çatışmalar tarihinden başka bir şey olmayacaktı. Bu sayede ülkemiz kan ve gözyaşından kurtuldu. Ordunun lağvı Kosta Rika için hayırlı olmuştur." 2 bin kişinin öldüğü iç savaştan sonra devlet başkanı olan "Don Pepe" lakaplı  Jose Figueres Ferrer, 1 Aralık 1948'deki sembolik törenle 'Cuartel Bellavista' duvarını yıkıp orduyu kaldırmış. Ordu bütçesi, eğitim ve sağlığa aktarılmış. Törende Genelkurmay Başkanı, ordu karargahı anahtarını Eğitim Bakanı’na teslim ettikten sonra karargâh okula dönüştürülmüş.

Askerliği içi kaldırmayan biri olarak, "bize de Don Pepe yok mu?" diyorum. 

2 yorum:

awesome dedi ki...

Gerçekten Fatih Altaylı'nın bu ordu savunmasını okuduktan sonra çok fena "rencide oldum".(bu selena'dan.. muhtemelen bilmezsin :)
Muhteşem bir savunma arkadaşınki..neymiş efenim tarihte hep savaş sonunda kazanan taraf kazandığını ispatlamak için kaybeden tarafın kadınlarına tecavüz edermiş. tarih boyunca bu böyle olmuş. ondan dolayı da kıssadan hisse ordumuz hanımefendi arkadaşlarımızın bacak arasını korumaktaymış.
Neyse fazla birşey yazmayacağım bu konu hakkında. sevmedim sevmem sevmeyeceğim de kendisini. boşa yormayayım kendimi bari.
ayrıca kosta rika'nın yaptığı hakikaten çok enteresan. diktatörlükten sonra yönetime gelen bir asinin orduyu lağvedebilmesi ve yıllarca bu sistemin korunması çok enteresan. gerçi yazıda dendiği gibi orduya verilecek paranın eğitim ve sağlığa yatırılması onlar için çok şey değiştirdi mi bilemem. kosta rika hala yoksullukla boğuşan bir 3. dünya ülkesi. demek ki orduyu lağvetmeseler daha fena durumda olacaklarmış.

dr. strangelove dedi ki...

Bak doğrusun, ondan bahsetmeyi unuttum. Canlı yayında hakkaten öyle dedi. Tecavüz ediyolar filan. O şekilde bi sağlamasını yaptı kendi mantıkcağızıyla. Fatih Altaylı madem kolluk kuvvetlerine çok güveniyor, kendisini Avcılar'daki müzikholde görmek istiyoruz.