18 Aralık 2008 Perşembe

dünyanın en ünlü ayakkabıları

Çok meşgul olmama rağmen (en azından kafam meşgul diyelim), haftanın en bomba olayını kaçırmak olmazdı. Iraklı gazetecinin terliksi ayakkabıyla (zira Araplar, bizdeki gibi topukla ayakkabı ökçesi ezmeyi pek severler) canlı hedef vurmaca antrenmanına, Cunyır Bush'un gösterdiği insanüstü (insanaltı da olabilir, kendisini oldum olası maymuna benzetirim- harbiden, bunun izlediği siyasetle filan  alakası yok, samimi izlenimim) refleksler, onu en zinde ABD Başkanı olarak tarihe geçirecektir (Gerçi kendisi bu zinde duruşunu, yaptığı uzun tatillere (9 aylık) ve avlanmaca merakına borçlu olduğunu Michael Moore'un ünlü belgeselinde göstermiştir. O da ayrı mevzu. Şiddetle izlemenizi tavsiye ederim- son filmi Sicko'yu daha da şiddetle izleyin.)

Yaptığı eylem Iraklı gazeteciyi halk kahramanı yapmakla kalmadı; kendisini bir dünya pop starı (Andy Warhola) yapmak üzere. Bir yandan Türk ayakkabı üreticileri, "fırlatılan ayakkabı bizim model hanııııııııım" yarışına girmişken, haber doğruysa Muntazır El Zeydi, bir Suudi işadamının dünyanın en ünlü ayakkabılarına karşılık ödeyeceği 10 milyon dolar ile dolar milyoneri bile olabilir. Tabi hapisten çıkabilirse.

Kardeşinin iddiasına göre, kraldan çok kralcı izbandut korumalar ve polisler, yaptıkları yerinde müdahalelerle(!) eylemcinin bir kolununun ve kaburgalarının kırılmasına sebebiyet vermişler. El Zeydi'nin ekip arkadaşı, haber kanalının kameramanı da dayaktan nasibini almış. Efendi çizgisinden feci kayarak eylemci olmaya karar veren (dikkat: odasında Che Guevara posteri asılıymış; bunu da manasız sorularla yoran, özel hayata illa ki inen, lüzumsuz bilgiler ansiklopedisi basından öğreniyoruz) Iraklı gazetecinin hakkında istenilen hapis cezası, suçlanacağı maddede kararsız kalındığından, yüksek bir standart sapma göstermekte. En az 2 yıl olmak üzere, "devlet adamını öldürmeye teşebbüs" suçundan (terlikle suikast mi olur a.q.- daha ben ne d'iyim?! Kusura bakmayın ilk kez ağzımı bozuyorum; son olur umarım) 15 yıla kadar(!) ceza alması muhtemelmiş. Ben demiştim (10 Aralık'ta), bazı ülkelerden insan haklarında ilerideyiz diye.

Olayın kendisi -El Zeydi'nin şu sıralar gördüğü trajik muameleyi saymazsak- oldukça komik. "Bu Irak halkından sana veda öpücüğü, köpek!" dışavurumsal çığlığıyla (outburst)  kendisine sallanan ayakkabıyı fark eden kökten evrim karşıtı Cumhuriyetçi Bush (kendisi hiç aynaya bakıyor mu acaba? Ya da, uykudan uyanınca çapaklarının kurumasını bekleyip eliyle mi temizliyor? ), hayvansal güdülerimizden faydalanarak kürsünün altına eğiliyor ve kurtuluyor. Ortak basın toplantısı yapmak üzere yanında bulunan Maliki ilk atışta şaşkın. El Zeydi ikinci ve son hakkını kullanıyor ve şaşkınlıktan azıcık sıyrılan Maliki, eliyle ayakkabının son tekinin de Cunyır'a gelmesini engellemek için elini kaldırıyor. Iskaladı mı? Hayır. Sözde Türk malı pabuç, arkada uslu uslu duran Amerikan bayrağını çok net vuruyor. İronik bir tam isabet.

Amaaaaa, bu ironiler bitmez. Sadece 5 yıl önce Amerikan işgalini sevinçle karşılayan (Saddam'a duyulan haklı bir hınç da vardı tabi- Bunun için bkz: Bahman Ghobadi'nin "Marooned in Iraq" filmi) Irak halkı, 2003'te Saddam'a yaptığını şu an, kendini demokrasi süper kahramanı sanan işgüzar Bush'a yapıyor ("We will bring about democracy to Iraq"). 

Bush'un pabucu kafaya yedikten (yemiş sayalım) sonraki havayı yumuşatma esprisi ise, fazla Amerikandı: "What if a guy throws a shoe on me??"(dikkat: yine her zamanki cehaletiyle bunun o diyarlarda yaygın bir hakaret olduğunu hala anlamamış). Devam: " I can say it was size 10..." Sessizlik... Ama eminim ki bu toplantı Washington'da yapılsaydı, salak Amerikalılar için için "vay anasını çok cool adam, Başbakan dediğin böyle olur" diye düşünerek kahkahayı basarlardı. Ne diyecekti ki? Ben olsam böyle bir durumda n'apardım diye düşündüm, aklıma yatan bir şey bulamadım. Bush gibi işi pişkinliğe vurmayacağım kesin ama. İnsanın azıcık suratı asılır. Bu kadarı da kurşungeçirmez arsızlık doğrusu.

Bu, espriye gülmeme hadisesi de manidar. Salondaki Iraklılar, bu türden eylemlere alışık olmadığından olsa gerek, olayı çok tatsız ve üzerine gülünmesi imkansız bir hadise olarak algıladılar.  Dikkat ederseniz, Bush hariç herkes şaşkın. Niye? Çünkü Bush hükümeti alışık. Hatırlayınız, piyanist Condolezza (ismi doğru yazamadım, biliyorum) Rice'ı da eli kınalı bir Amerikan eylemcisi, "ellerinde kan var, katil" diyerek okkalı protesto etmişti. O eylemcinin başına, Iraklı olmadığından ötürü El Zeydi kadar kötü şeyler gelmediğini sanıyorum.

Konunun tartışıldığı "Sıradan Vatandaş" programına avukat bir izleyici e-mail göndermiş. Amerika'daki hukuk ilkelerinde, birey sınıflandırmasından bahsediyor: "Kamu oyuna mal olmuş figür" ve "sıradan vatandaş". Şimdiii, zurnanın zırt dediği yer: "Kamu oyuna mal olmuş figür olmayı seçen bireyler, taşıdıkları önem ve sorumluluktan ötürü, halk önünde alenen eleştirilme riskini almışlardır" mealinde bir hukuk normu varmış ABD'de. Nefis bir yorum, kanımca.

Avukat izleyici eklemiş: "Eylem ABD'de yapılmış olsaydı, eylemi yapan kişi, korumalar tarafından dışarı çıkarıldıktan sonra serbest bırakılırdı."   

Hiç yorum yok: