19 Haziran 2009 Cuma

ilham gelmiyor


Kült nedir?!

Giriş paragrafı için alışılmadık ve saldırgan bir ilk cümle. Onun için soru işaretinin yanına piyangodan bir ünlem koymak gerekti. Satrançta oyunun seyrini değiştiren bir hamlenin yanına konulduğu gibi, bu yazının da seyrini değiştirmesini umuyorum. Zira iki haftadır dardayım, ilham gelmiyor. Bir "Barton Fink" denemesine de yakışan bu değil midir?

TDK, "kült" sözcüğün karşısına üç anlam uygun görmüş: (1) "Din." (2) "Yerel özellikler taşıyan dinî törenler." (3) "Belli bir dönemde aşırı ilgi gören film vb." Yapma TDK. Bu kadarcık mı? Kült üzerine bunca elit lafazanlık "belli bir dönem aşırı ilgi gören film"ler için miymiş? "Down by Law", "Pulp Fiction" gibi yapıtlar nasıl oluyor da geçici bir moda akıma bağlanıyor? Bu durumda biz de bu geçici modanın her daim fanatik müritleri mi oluyoruz?

Merakımızın giderilmesini sadece TDK'ya bırakmayıp (harcatmayıp) süper icat "google" üzerinden biraz daha araştırma yapıyoruz. filmsite.org sitesinde kült filmlerin ingilizce geniş bir tanımı yer alıyor. Mealen: "Kült filmler genellikle kızgın, tuhaf, benzersiz ve karikatür karakterlerin ya da planların yer aldığı tuhaf, alışılmamış, eksantrik, sıradışı ya da gerçeküstü filmlerdir." Ne de olsa içeriden bir bakış. Sözlük tanımlarının soğuk aceleciliğinden eser yok. İşte Barton Fink, gücünü mütemadiyen John Turturro'dan alan Ethan Coen-Joel Coen dayanışmasının ilk dönemlerinden fırlamış, ikilinin şu ana dek Big Lebowski ile birlikte yarattığı en kült karakterlerden biri.

New York'ta bir tiyatro yazarı olarak ünlenmeye başlayan Barton Fink, menajerinin de ısrarıyla Hollywood'un ısmarlama filmlerinden birini yapmayı kabul eder. Bu bir güreş filmi olacaktır. Barton Fink'ten beklenen, kendine özgü halkçı bakış açısıyla gişede fırtınalar estirecek bir duygu seli yaratmasıdır. Sinemadan bihaber olan Fink birazcık zorlanır: "Her zaman yazmanın büyük bir içsel acıdan kaynaklandığını düşünmüşümdür." Barton Fink, birazcık para kazanmak için New York'taki seçkin sanatı bırakıp geldiği California'da büyük bir yazar tıkanıklığı yaşamaya başlar. Barton Fink'i özel ve bir yerde de kült kılan şey aslında konusu, işlediği yazar tıkanıklığı problemidir. O ilk cümleyi yazabilmek için kıvranılan uzun saatler, uykusuz geceler, stres ve çaresizlik... Ve bir süre sonra, artık üretkenliğinin tükenmiş olabileceğini düşünmeye başlayan karamsar yazarın omuzuna tam zamanında konuveren ilham perisi... Hepsi Barton Fink'in sanal bedeninde vücut buluyor.

Ne acayiptir ki sinemanın icat olunduğu devirlerden, ta Lumiere kardeşlerden günümüze değin beyaz perde bir sürü kardeş gördü (bkz: Türk sinemasında Taylan biraderler). Geçen sene "Yaşlılara Yer Yok" ile Oscar'ı kasıp kavuran Coen kardeşler de Amerikan sinemasında özgün bir yere sahip. İlk filmleri "Blood Simple"(1984)dan beri beraber yazdıkları suç senaryolarını çeken ikili, Barton Fink'de de travma tipleri sapık diyaloglar ile süslemeyi becermiş. Yalnızca John Turturro'nun canlandırdığı Fink karakteri değil, tuhaf pazarlamacı Charlie Meadows (John Goodman), okuma yazma bilmeyen zengin Hollywood yapımcısı Jack Lipnick (Michael Lerner), kaba saba, ırkçı stüdyo şefi Ben Geisler (Tony Shalhoub) karakterleri de bu ince taşlamadan nasibini alıyor.

John Turturro yine komik bir yüz ile harika işler çıkarmış. Amerikan filmlerinde genellikle yan rollerde gördüğümüz sık sık karşımıza çıkan gülünç ama çok iyi oyuncu olduğu her halinden belli tipler vardır. Steve Buscemi ("Fargo", "Gizem Treni"), William H. Macy ("Manolya", "Fargo"), Tim Roth ("Ucuz Roman") bunlardan bazıları. John Turturro da bana kalırsa bu cenahı temsil eden en mühim, en entellektüel şahıs. Bir tür dinî lider gibi bir şey- kült lider. Mütevazı bağımsız Avrupa filmlerinde dahi boy göstermekten geri durmayan John Turturro, komik ama hırslı karakterler yaratmayı seven genç yönetmenlerin çalışmaktan gurur duydukları müthiş bir sinemasever. Eblek suratını bu filmde de gizleyemeyen John Turturro, Fink karakterine kendi coşkusunu vermiş: "Ben bir yazarım, sizi gidi canavarlar! Ben yaratırım! Yaşamak için yaratırım! Ben bir yaratıcıyım! Ben bir yaratıcıyım!"

Ethan-Joel Coen kardeşlerin dördüncü işi " Barton Fink ", 1991 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'nin sahibi olurken, yönetmeni Joel Coen'e En İyi Yönetmen ve John Turturro'ya En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini getirdi.

Hiç yorum yok: