21 Kasım 2008 Cuma

"tıpkı bir morsa benziyorsun..."


Dün akşam TV8'de "Tutunamayanlar"a rastlayınca bir hoş oldum, sevindim. Kaçıncı seferdir izliyorum, hiç bıkmıyorum. Üzerine bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim. Yalnız, dublajsız halini de defalarca izlediğimden, dublajlı hali pek içime sinmedi. Siz bulursanız (kiii kankalara duyurulur: bende DVD'si mevcut, yalnız şu an bir dostta ödünç) orjinal haliyle izlemeniz daha hayırlı olur.

Orjinal ismi danca "Voksne Mennesker", yani "yetişkin insanlar" olan filmin, ingilizcesi de "dark horse" dur. Yani "sürpriz at" (dark horse "nick"lerimden biri olduğu için hassasım. Açıklama ihtiyacı duyuyorum. Bir kısım insanların üstüne atladığı gibi manası, "karanlık at" hiç değildir. İnsan, hayvan, eşya fark yapmaz; sürprizleri vurgulamak için kullanılır- cümle içinde kullanıyorum: "Necmi was the favourite of 100m Men Olympic Final, but Ussain Bolt has been a dark horse").

Türkçeye "tutunamayanlar" olarak çevrilmesi ise, Oğuz Atay'ın romanına öykünmenin ötesinde, her ne kadar alakasız gibi görünse de, filmin meramını iyi anlattığından hoştur. İki erkek karakterin üzerinden anlatılan, verilmek istenen duygu daha çok erkeğe ve erkekliğe mahsus sıkıntılar olduğundan, kadınların filmi erkeklerin anladığı derinlikte kavrayıp, bağırlarına basıp basmayacaklarını özellikle merak etmişimdir. Filmin genç karakteri graffitici Daniel, ilişkide olduğu yan karakterlerin fazlalığından ötürü daha çok öne çıksa da, diğer kahraman (ya da anti-kahraman ama benim için kahraman) canı harbiden çok sıkılan (çocuklara yanlışlıkla alkol verir, geceleri evinde uyuyamayıp zar atar, mahkeme salonundakilere "nihai kararı düşünüyorum" izlenimi vermek için içerideki ofisinde salak salak delgeçle oynayarak vakit geçirir) yargıç favorimdir. Şahane diyaloglar bir birini izler. Akış hiç bozulmaz. Daniel ile yargıcın birbirinin zıddı olduklarını belirterek hikayeyi fazla anlatmadan geçiyorum. Daniel, hayatını düzene koymuş saygın yargıcın, yargıç da umursamaz Daniel'in yerinde olmak istemektedir esasen.

Damak tadıma çok uygun ince bir mizaha sahip filmin (ve dolayısıyla genç İzlandalı yönetmen Dagur Kari'nin- evet bir kuzeylinin böylesine iyi espri anlayışına sahip olması beni şaşırtmıştı en başta), renk ve ışık kullanımı da benim için mükemmele çok yakın. Tabi ki Tarkovski, Nuri ya da Zvyagintsev gibi bir görüntü şöleninden bahsetmiyorum. Zaten "Tutunamayanlar", o kadar sert ve yerinde ağır bir film hiç değil. Dramatik yapısı diyaloglara bile işlemiş olmasına rağmen, (zeytinyağı gibi) hafif ve (zeytin gibi) iyimser bir film. Ben daha çok filmin anlatımına (tarzına) uygun bir kamera (hareketli, savurgan ve yer yer çok karanlık- en çok yargıcın sahnelerinde) ve renk kullanımından bahsediyorum. Özellikle filmin sonundaki sürprizi çok seviyorum. Uyuyan güzeli öpmek, ya da öpmemek. "Dokunursam kırılır" korkusuyla en iyisi hiç dokunmamak.

Bir de, "Tutunamayanlar"da kullanılan yenilikçi bir kurgu tekniğini çok estetik buluyorum. Art arda tekrarlarla, bazı sahnelerin altı çizilir. Filmde, ufak tefek ileri sarmalarla aynı görüntüleri, müzik eşliğinde üst üste izliyorsunuz. Anlatabildim mi emin değilim. En iyisi izleyip görmek zaten.

Filmin müzikleri de ilk uzun metrajlı filminde (albino noi, Türkçesi "buzdan hayaller") olduğu gibi yönetmenin kendi grubu "slowblow" tarafından yapılmış. "Buzdan Hayaller" de renk kullanımındaki ustalık ve sahip olduğu keskin mizahla "Tutunamayanlar" ile benzer özelliklere sahip. Ama bu film, daha bir olgun, daha bir usta işi. İlk denemede iyi yemek yapılmaz. Ama ikinci tencerenin sahiden tadı damağımda kaldı. Ne zaman canım çekse zulamdan çıkarıp izliyorum.

2005 yapım yıllı, modern bir klasik. Kanımca.

İlla ki bir not: Filmin fragmanını da koymayı düşündüm, ama YouTube u yutmuşlar gene. Hali hazırda kapalı olduğu halde, Atatürk'e hakaretten bir kez daha kapama kararı çıkarılmış. İki kez kapatmışlar yani. Hani, toplamda 250 yıl istenen suçlular var ya. Öyle bir şey heralde. Tebrik ediyorum savcılarımızı tekrardan. Yoksa -Allah muhafaza-, o zararlı vidyoları izleyip genç diğmalarımız kirlenebilirdi.

Hiç yorum yok: