Her ne kadar Avrupa'nın önde gelen liglerindeki kadar heyecan uyandırmayacaksa da, (uzun zaman önce) Süper Lig'imizin bir karmasını yapmaya karar verdim. Ligimiz, yalnızca 3 büyüklerin sansasyonel transferlerinin konuşulduğu bir lig olmamalı. Anadolu klüplerinde (bu tabiri hiç sevmiyorum; Anadolu-İstanbul ayrımının dilimizde her daim kullanılması bile futbolcuların kendilerine olan güvenini zedeliyor; kimse oynadığı "Asya" klübünde başarılı olacağına inanamayıp, herkes eninde sonunda kapağı İstanbul'a atmaya çalışıyor) de oynayan nice yetenekli sporcu var.
Üstelik, bu en iyiler yazısı, bu sezon göze çarpan oyuncuları paylaşmak anlamında da faydalı olur. Uzun zamandır futbol adına da bir şey yazmadım. Biraz rahatlamaya ihtiyaç var. Çünkü Türkiye ve siyaset gündemi hakkında bir şeyler yazmak aslında çok can sıkıcı, çok asab bozucu bir şey (hiç iyi bir şey olmuyor çünkü. Bkz: en son bayramda ölenlerin sayısı 140 civarındaydı. Bombalı saldırı gibi, değil mi?). Çok çok gerekli olsa da. Türkiye hakkında yazı yazmak daha çok küfür edip rahatlamaya benzerken, ilk tutkum futbol hakkında yazmak benim için daha çok eğlencelik, çıtır çerez bir şey.
Mustafa Denizli'ye inat takımıma 4-4-2 oynatacağım. Kanat oyuncularını ve ortadakileri iyi seçerseniz bence en iyi, en istikrarlı sistem. Orta sahayı çok yönlü oyunculardan kuracağımdan, kimse bana yok "Alex nerde, Lincoln nerde?" diye sormasın lütfen. En nadide spor kanallarımızın seçkin yorumcularının bile, bazı takımlarımızın iyi bir "10 numara"ya (tiksinç bir terim) sahip olmamasından hayıflandığı memleketimiz, yine yeni dünya futbolunun nallarını toplamakla meşgul. Artık öyle oyuncu yok kardeşim. Yok öyle artık, yaptığı iki kıvrak hareketten sonra (mümkünse bacak arası) rakipten yediği tekmeyle yerde bir saat kıvranmak zorunda bırakılan; tüm maç iki çalım atsın, bi asist yapsın ve mümkünse ikisini birden tek pozisyonda aradan çıkarsın diye ağzımız açık beklediğimiz topçular. Kalmadııı (kalmasın da zaten). Artık pabuç pahalı. Oyun, hızlı ve sert. Geçti o devirler.
Bir de yedek kulübesi olacak. Orada da, çok hak etseler de 11'e bir şekilde giremeyen (sakatlık vs.) sporcular uslu uslu ve sabırla oturacaklar.
#1- Senecky: Anakaraspor'un Slovak kalecisi muhteşem, olağanüstü diyebileceğimiz kurtarışlara imza atan bir kaleci asla değil. O, reflekslerinden öte futbolda, aklı ve dengeyi seven bir kaleci (bazı "dünyanın en panter kalecisiyim" halüsinasyonları gören, foto muhabirlere poz verme meraklısı pisilere duyrulur) görüntüsünde. Milli takımının da kalesini koruyan Stefan Senecky, istikrarlı performasıyla Ankaraspor'un az gol (11) yemesinde pay sahibi.
#2- Gökhan Gönül: Tartışmasız Türkiye'nin en iyi sağ kanat oyuncusu. Hücumdaki hızının, deliciliğinin yanında, savunmada da kademe almayı becerebilen bir oyuncu. Zaman zaman ileriye fazla çıkmasıyla eleştirilse de, yaptığı defans hataları (Dinamo Kiev'in attığı gol örneğin) daha çok Fenerbahçe'nin ileriye gitmeye mecali olmamasından ve bu durumda Gökhan'ın fazlaca sorumluluk almak istemesinden kaynaklanıyor.
#3- Roberto Carlos: Eski günlerinin %50'siyle oynayan Roberto, Turkcell Süper Lig'e fazlasıyla yetiyor. O bölgede Carlos'a alternatif bir isim aklımda var. O ismi de yedek klübesinde bulacaksınız. Hakan Balta da iyi bir oyuncu, ancak hem bu sezon sakatlıklarla boğuştu, hem de arkadan hemen hemen hiç hücumda bindirmeye gelmemesi nedeniyle benim çok tuttuğum bir oyuncu değil.
#4- Rigobert Song: Kaç yaşında olduğu tam olarak kestirilemeyen Song, 94 Dünya Kupası'nı görmüş bir isim. Kaç yaşında olursa olsun, gittiği takımların çehresini değiştiriyor. Trabzonspor, onun var olduğu defansla 11 gol yemiş. Vasat kaleci ikilisine rağmen. Topu oyuna sokmayı da nispeten becerebilen bir oyuncu.
#5- Fabio Bilica: Bu kontenjan için çok düşündüm. Aklıma Bir sürü isim geldi. Ancak, şimdiye kadarki performansların yanında, sırf kendi sevdiğim oyuncuları da göz önünde bulundurmak istediğimden Fabio'da karar kıldım. Medyanın bir türlü Romen mi Brezilyalı mı olduğuna karar veremediği Sivasspor'lu Bilica, izlediğim nadir maçlarda gerçekten harika bir oyuncu portresi çizdi. Yedek kulübesi kısmında bahsettiğim diğer tüm oyunculardan en önemli farkı, topla olan haşır neşir, sıkı fıkı ilişkisi. İddialıyım, Türkiye'de oyunu geriden kurabilen tek dikkate değer oyuncu. Bunun yanı sıra, jeneriklere girebilecek güzellikteki müdahalesiyle golü önlediği Trabzonspor maçında, FM'de (eski CM) iyi defans oyuncularının önemli kriterlerinden biri olan anticipation(Türkçesi sezgi olabilir)ının yüksek değerini kanıtlamıştır.
#8- Mehmet Topuz: Onun her takımda yeri var. Bazen iki 90 dakika oynayabilirmiş gibi geliyor bana. Türk Milli Takımı'na seçilmesine engel olan tek şey Fatih Terim'in keyfiyetidir. Tek sorunu, Gökhan Ünal'ın da ayrılmasıyla Kayserispor'da fazlasıyla öne çıkan bir oyuncu konumuna gelmesinden mütevellit savunmaya yardımını zaman zaman esirgemesidir. Şahsen kendisini Fenerbahçe'de görmeyi çok isterim.
#6- Theo Weeks Lewis: Sürpriz bir isim. Ancak, kendisinden çok ümitliyim. 18 yaşındaki Liberyalı oyuncudan daha önce bir yazımda bahsetmiştim. Müthiş kuvveti ve çalışkanlığıyla küçük Theo, orta alanı Topuz ile birlikte feci kapatarak (shut down), rakiplere karşı kurşun geçirmez ve de süperiletken (pas trafiğinden ötürü) bir alaşım haline getirebilir.
#7- Gökhan Emreciksin: Garip soyadıyla yine bir Gökhan 11'imizdeki yerini alıyor. Orta sahanın sağ tarafında at pardon top koşturan futbolcu, kuvvetli şutlarıyla da gole çok yakın. Şu ana kadarki performansı kesinlikle büyüklerin takibindedir diye düşünüyorum.
#11- Harry Kewell: Ortanın solu Moskova'nın yolu tartışmasız Harry Kewell'ın. Bu yaz geldiğinde, "müzmin sakattır, oynayamaz" demiştim. Yanılmışım. Oyuna yaptığı katkılar yetmiyormuş gibi, "leblebi gibi gol atıyor" (Rıdvan'ın tabiri). Sol açık oynamayı çizgide git-gel zanneden Uğur Boral'ın Kewell'dan öğrenecek çok şeyi var.
#9- Mehmet Yıldız: Şu an gol kralı durumundaki Mehmet Yıldız, 3 gol bile atsaydı muhtemelen 11'ime girmeyi başarırdı. Çünkü futbol takım oyunu. Önemli olan lezzetli bir karışım yaratmak. Mücadeleci oyunuyla buralara gelebilmiş Mehmet Yıldız, sadece bildiği şeyi yapıp mücadele etse yeterli. Onun kazandığı topları, yanında oynayan partneri (yine gıcık bir kelime, seks yapacaklar sanki) ve arkadan gelenler gol yapacaktır nasılsa.
#10- Milan Baros: İtiraf etmeliyim, Baros'u düne kadar ilk 18'e almayı bile düşünmüyordum. Ancak, dün oynanan Gençlerbirliği maçında gözüme girdi. Ceza alanı çevresinde yaptığı sık ve kısa koşular, rakip savunmanın dengesini bozuyor. Baros'u adam adama markajla tutmak (çift forvet oynarsa tabi ki) çok zor. Oraya buraya gidiyor. Gezmeyi seviyor. Bu da, savunma oyuncularını çok yoruyor. Farklı özelliklere sahip Mehmet Yıldız ile takımımda süper bir ikili oluştururlar.
İşte süper bir kadro. Maliyeti de o kadar yüksek değil. Bir Güiza kadar ya var, ya yok.
Yedeklerim:
#12- Süleymanou: Kayserispor sadece 7 gol yedi. Denizlispor'da geçirdiği sezonlardan bir dolu sakarlıklarını hatırlasak da Süleymanou'nun bu sezon Kayserispor'un defansıyla uyumlu ve dengeli oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
#13- Zapotocny: Daha dengeli bir takımda Zapotocny (28) kesinlikle çok daha verimli oynar. Beşiktaş'ın yediği goller yanıltmasın. O zamanlar şu ankinden çok farklı bir sistemde oynadığından dolayı, Ertuğrul gidene kadar (ve Metalist maçını saymazsak) hep takımın en iyisiydi. Tek sıkıntısı hızlı forvetlere karşı sorun yaşaması. Ama hangisi yaşamıyor ki? Bu bölge için düşündüğüm diğer oyuncular Servet, Edu, Sivok, Eren Güngör, Ali Turan ve Radoslav Batak idi.
#14- Çağlar Birinci: Sol arkada sezon başında iyi bir çıkış yakalayarak Milli Takım'a kadar yükselmişti. Yalnızca iki maçta izleyebildiğim kadarıyla, sol tarafta gelecek vaat eden (biz ne vaatler gördük; bilmiyorum, mesela kademeye girebiliyor mu? Emin değilim) bir oyuncu olmasıyla birlikte sol ayağını da çok iyi kullanıyor.
#15- Mehmet Topal: Bu yıl bir çok GS'li gibi sakatlıklarla boğuştu (Galatasaray teknik ekibini gözden geçirsin!) ama belki de 11'de yer bulamamasının tek nedeni buydu. Theo Weeks'in bölgesinin gerçek sahibi. Diğer aday Murat Ceylan olabilir. Onu da yeterince izleyemedim.
#16- Özer Hurmacı: Ele avuca sığmayan Özer, çok teknik bir oyuncu. Yaptığı asistlerle Ankaraspor'un başarısında önemli pay sahibi (Ankaraspor'un orta alanı şu an Türkiye'nin en iyisi zaten). Fizik özellikleri sebebiyle defansa da önemli yardımları dokunuyor. Biraz asabi, hatta kafasız ve şımarık, ama Fenerbahçe'de görmek istediğim oyunculardan.
#17- Arda Turan: Avrupa Şampiyonası'nın yıldızı Arda, geçirdiği rahatsızlıktan mıdır bilinmez sahada ağırdan alıyor. Tam performansını sergile(ye)mediğini düşünüyorum. Biraz da şımarıklık var tabi. Özellikle hakemlere karşı. Ancak, çok yetenekli bir oyuncu olduğuna şüphe yok. Yine de, Avrupa'da oynamak istiyorsa fizik kondisyonunu artırmalı. Hem de oldukça.
#18- Semih Şentürk: Semih sağlıklı bir sezon geçiriyor olsaydı, banko 11'imdeydi. Ancak, peş peşe sakatlandı ve bu sakatlıklar Fenerbahçe'yi çok kötü etkiledi. Burası için düşündüğüm diğer bir isim Holosko. O da kesinlikle en iyiler arasında olmayı hak ediyor. Mustafa Denizli ile problemler yaşasa da, Süper Lig'in en iyi forvetlerinden olduğuna şüphe yok.
3 yorum:
lelomehmet yıldızın yerine semih, kewelın yerinede ardayı kohyarım..bence daha başarılı olur gibi geliyor. tabi gökhan emreciksin isimli futbolcunun şu ara piyasanın gözdesi olmasıda ne kadar bu işi iyi bildiğini gösteriyor. valla tebrik ederim..hani özer hurmacıyı herkes biliyodu da gökhan olayı saygımı artırdı..
Eyvallaaah... Aslında Beşiktaş şu saçma sistemi oynamasa Zapotocny, sakatlanmasaydı Semih kesin 11'e girerdi. Zaten Semih'in durumunu yazmıştım sanırım. Bilica ve Theo Weeks'i izle bir de. Bakalım ne düşüneceksin?
bilica hakkında bi şey diyemeyeğim. hiç izleyemedim kendisini. ancak theo weeks biraz fizik gücüyle sınıfta kalmış gibi. onun yerine hani ön libero olarak ben topal,ayhan veya hurmacıyı koyarım. hem benim bildiğim aykut bu weeksi kanatta daha çok değerlendiriyor adam hızlı diye heralde biraz.
Yorum Gönder