"Abdullah Gül'ün annesinin kökeni araştırılsın." Bu sözler, kendini "modern" ilan eden, asla başörtüsü takmamakla gurur duyan bir kadına ait. Üstelik de milletvekili. Canan Arıtman'ın modern olduğuna katılıyorum. Hatırlayalım, Hitler de modern bir figürdü. 2. Dünya Savaşı'yla birlikte modernizm çöküp, yerini post-modernizme bırakmıştı üstelik. "Böyle modernizm olmaz olsun" dedi dünya, taaa 60 yıl önce. Bizdeki modernizm ise sürüyor. İlgiyle izliyoruz.
Her ne kadar bu "Cumhuriyet kadını"mız çok haketse de, artık kimseye "faşist" diyerek bir yere varılamıyor. Zira, o sözcük çok sıradanlaştı. O kadar çok olur olmaz kullanıldı ki, ağırlığını yitirdi. Artık, kimse üstüne alınmıyor. Durumu anlatmak için, Ermeni bir serbest meslek sahibinin söylediği "Nasyonal Sosyalist" tanımlamasını kullanmak bana daha cazip geldi. Şöyle devam ediyor Garo Taylan, "...nasyonel sosyalizm yapıyorlar, bu da onun bir tezahürü diye düşünüyorum. Açık şekilde ırkçılık. Şaşırmadım ama iğrendim." Gazetede adının yer almasını uygun bulmayan (neden acaba? Kendisine dava açmak üzere hazır ve nazır bekleyen çalışkan savcılar iyi bir sebep olabilir mi?) Ermeni doktor eklemiş: "...Türk veya Kürt olduğunu söyleyen birçok ailede Ermeni var ve hepsi kadındır, çok normal. Bu yüzden sözlerle Ermenileri aşağılarken, aslında bir şekilde kendi şiddetle reddettikleri şeyleri de onaylamış oluyor(lar). Irkçıların söyleyeceği budur. Geçmişi reddeder, sadece kendi toplumunun iyi işler yaptığını düşünür. Nazi toplumunda Yahudilerin aranması gibi, Ermenileri toplum da böyle araştırıyorsa zaten korkunç bir şey. Böyle bir sorgulamanın Nazilerden ne farkı var?"
Radikal'in Canan Arıtman meselesini Ermenilere sorması beni sevindirdi. Çok yerinde bir tespit. "Kökeni araştırılsın" diyerek bir insanın Ermeni kökenli olmakla suçlanması, düşünebiliyor musunuz o ırka mensup kişilerin nasıl da canını sıkmıştır. Üstelik de bu ırkçı suçlamanın (Ermeni olmak bir suçlama ülkemizde) bir milletvekili tarafından (hem de modern Cumhuriyet hamfendisi kendisi; ama işte başın açık ya da kapalı olması Şile bezi ile olmuyor) yapılması, toplumumuzun en üst seviyesinden (mi acaba?) kabul görmesi kimseye inanılmaz gelmiyor. Kimse "tüm bu hengamede Ermeniler kendini nasıl hissediyordur" diye sormuyor kendine. Kimse "yahu şu sevdiğimiz çocuk, NTV spikeri Loran Vayloyan alınır mı acaba" ya da "Alin Taşciyan üzülür mü", olmadı "Hayko Cepkin bize kızar mı" diye sormuyor. Siyaset icabı bir saçmalık da olsa, Hayko Cepkin'in dediği gibi bir gaf da olsa,-
(kiiii, gaf istemeden söylenen bir sözdür, burada ise kemikleşmiş düşüncelerin barındığı kocaman bir kalınkafa söz konusu. Gaf asla değil, tezahür daha doğru. Nitekim, Arıtman sonrasında sözlerinin arkasında durdu. Üstelik Abdullah Gül'e ayakkabı fırlatmaktan haz duyacağını da beyan etti)
-Abdullah Gül bir Ermeni olduğu için suçlanırken, ne hissediyorlar bu insanlar? Mesela, matbaacı ve radyo programcısı olan Hayko Bağdat, "annesinin Ermeni olması ihtimali, Gül’ün suçlanma sebebiyse, gerçek Ermeni olan ben ne yapacağım? Benim cumhurbaşkanı olma ihtimalim var mı? İtfaiye amiri bile olma şansım kalıyor mu?" diye sormuş. Buna nasıl cevap vereceğiz?
"Ermeni dölü" olmak ayıbı toplumda o kadar kanıksanmış ki, Ermeni olarak yaşamaya çalışmak, Ermeniler için onyıllardır zaten böyle bir şey. Bana öyle geliyor ki, onlar çoktan alışmış buna. Yaşamın kıyısından köşesinden dolanarak, Türkiye sokaklarında bir hayalet olmaya çalışarak yaşıyorlar. Bir taraftan da başarılı olup kendilerini kanıtlamak istiyorlar. Kendi etnik kökeninin bir küfür olarak kullanıldığı bir toplumun içine doğmak ve orayı severek, orada yaşamaya mecbur olmak böylesine manyakça bir şey olmalı işte. Bu duyguyu bir Bulgaristan göçmeni olarak nispeten anlıyorum. Küçükken babama mahalledeki Bulgar arkadaşları şöyle dermiş: "İyi çocuksun ama Türksün."
Sinema eleştirmeni Alin Taşciyan, Ermenilerin nasıl dikenüstünde yaşadıklarını şöyle anlatmış: "...bu imza kampanyasından rahatsız oldum. Çünkü bu kampanyalar tartışmaları deşiyor. Ben ne kadar kendimi sıradan bir insan diye tanımlasam, herhangi bir kimliğe saplanıp kalmasam da damgalanan, ille de Ermeni diye sınıflanan, tehdit edilir bir konuma sokuyor." Avukat Selina Özuzun: "Arıtman farkında mı ki, bu ülkede böyle içgüdüsel olarak, fütursuzca sarf edilen sözler nedeniyle insanlar öldürülmektedir."
Yeni bir gelişme olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu öğleden sonra ailesinin soy ağacını beyan etti. Böyle saçma bir şey yapmaya hiç gerek yoktu. Kimse kimseye soyunu sopunu sıralamak mecburiyetinde değil. En iyisi, soyağacına girmeden hanımın ağzının payını vermekti. Böyle yaparak Abdullah Gül, "Ermeni" sözünün bir küfür olduğunu dolaylı yoldan olumlamış oldu.
Not: Dış görünümüyle "Cumhuriyet kadınıyım ulan" cakaları satan malum insanın nasıl bir ideolojide olduğunu anlamak için düşünce röntgeninin icadını beklemeyen CHP'ye ve AKP'ye oy vermiş bir grup İzmirli, AKP'li Vecdi Gönül ve CHP'li Canan Arıtman'a oy verdikleri için, ozurdiliyorum.wordpress.com adresinde halktan özür diliyor. Bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder