Maurinho'nun, sonrasında Chelsea yıllarında sürdürdüğü başarının sırrı, yalnızca 4-3-2-1 sistemini ölümcül bir silah haline getirmekten ibaret değildi. 2000'li yıllarda güçlü bir orta saha yaratmanın önemi ortaya çıktı. 80'lerden ve çok daha eskilerden süregelen, Maradona'nın, Zico'nun, Platini'nin, Ronaldo'nun rakipleri takır takır ipe dizdiği günler artık geride kaldı (işte bu yüzden Messi'ye saygımız büyük). Futbolun nârin seyri değişiverdi. Sahada (klişe tabirle) oyunun iki tarafını da oynayabilen fazla gelişmiş uzaylılar türeyiverdi. Porto'da Pedro Mendes, Maniche, Costinha ile başlayan fiziksel açıdan mukavemetli orta saha kurma geleneği, Chelsea'de Essien, Lampard, Ballack, Makelele ve Inter'de Cambiasso, Stankovic, Patrick Vieira, Muntari, Zanetti gibi androidler ile iyice çığrından çıktı. Kaldı ki 4-3-2-1 sisteminde bu güçlü orta alan, ileri uçtaki kuvvetli bir uzun (bkz: Porto yıllarında nispeten Derlei, Chelsea'de Drogba, Inter'de "sihirbaz" Ibrahimovic) ve yine tercihen kora kor oyunda ayakta kalabilecek iki ters ayaklı/hızlı kenar oyuncu ile (Porto'da Deco, Chelsea'de Joe Cole, Inter'de Mancini gibi) destekleniyor. Ortada Maurinho'nun yarattığı bu kadar başarılı örnekler dururken, hatta bu takımlar her hafta canlı canlı televizyonlardan izlenebiliyorken, bu kanıtlanmış formülden feyz almamak ayıp olurdu. Nitekim Sivasspor da böyle yapmış olmalı. Benzerlikler çok.
Özet olarak, kuvvetli oyuncuların futboldaki yükselişi, 2000'li yıllara damga vuran dünya çapında bir vâkâdır. Turkcell Süper Lig'deki yerini alışı birkaç yıl geç kalsa da, değişimi getirmesi bakımından ümit vericidir. Bülent Uygun, Maurinho'nun oluşturduğu bu sistemi mi örnek aldı kesin olarak bilemiyorum fakat aradaki benzerlikler dikkate değer. Fizikî mukavemete yapılan vurgu hiç değilse Lincoln, Delgado, Alex, Yattara gibi büyüklerin pek sevdiği demode oyuncu tiplerinin nihayet sonunu getirmesi açısından hayırlı olabilir.
Maurinho'nun oluşturduğu model artık yeni sayılamaz. Hatta eskimeye başladı denebilir (Inter özellikle Şampiyonlar Ligi'nde beklenen başarıyı yakalayamadı). 2010'lu yıllarda Barcelona'nın önderliğinde çok pas yapan yeni bir İspanyol devrimine doğru gidiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder