Can Dündar'ın "Mustafa" (Mustapha-küçükken oynadığımız atari oyununu çağrıştırıyor bana; o oyunki bize, sağa sola jeton için yalvarmak gibi türlü rezillikler yaşatmıştı) filminin galasına Devlet erkanımız teşrif etmişlerdi (showed up). Salı günüydü herhalde. Film çıkışı siyasilere film hakkındaki görüşleri sorulmuş. Yumuşak bir giriş ve güzel bir başlangıç için önce (sonra bir de Deniz Baykal'ın söyledikleri, "talihsiz", akıllara zarar laflar var, onlar sonra büyük finalde) şiirsever barışçıl diyalog insanı (etliye sütlüye dokunmam, yanarım aman) Köksal Toptan'dan ilginç bir yaklaşım. Filmi genel olarak beğenmiş fakat Atatürk neden bu kadar çok sigara içiyormuş?! (Ne alaka?!) Bu görüntüler gençliğimize kötü örnek olabilir ve kanunla çelişebilir gibisinden şeyler söylemiş. Amellerimiz imanın aynasıdır aman aman. Devletçe kendi çapında interneti sansürlemeye çalışmakla ne kadar da uyumlu bir yaklaşım. Tebrik ediyorum.
(Uzun Not: İnternet sansürü işine ayrıca girmek lazım. İnsan aklı işte; bazı sorular takılmıyor değil-takılmazsa eyvah zaten. Ne yani, tüm gün kendini pornodan pornoya vuran "görevli" savcılarımız mı var? Belli bir seviyeden sonra (bol mesaiyle) bu savcılar endüstriye hakim oluyorlar mı? Mesela, Kobe Tai, Jenna Jameson, hatta ve hatta Peter North'u ezbere biliyorlar mı?! Evet ise, arkadaş/meslektaş sohbetlerinde "birader geçen gene çalışıyodum, Devon diye bi hatun keşfettim; Allah seni inandırsın her tarafı bıngıl bıngıl" diye muhabbet ediyor olabilirler mi?!! Pekiii, bu savcılar bir yerden sonra işi iyice özümserlerse ne olacak? O zaman yeni siyah kasklı, motorlu, eğitimli sapıklarını bürokrasi kendi eliyle mi yaratmış olacak?? Bu vatandaşlar yakalanıp çıkarıldıkları mahkemede "bizi devlet/bürokrasi böyle yaptı" derlerse haksız mı olurlar? O zaman da meclis şipşak (another) dahiyane bir kanun çıkarıp memurların motor kullanmasını yasaklar mı? Böylece sorunu çözdüğünü zanneder mi? Zanneder. Kesin. Savcılarımıza derhal helal süt emmiş bir kız bulup evlenmelerini tavsiye ediyorum. O da sakat gerçi. "Kıza yazık olur" anlayışıyla.)
Şimdi ne yapalım? Türk televizyonlarındaki dahiyane buluşla, RTÜK'ümün başkanı deniz fenerinin efendisi ("master of the lighthouse", "hamster of the lighthouse" da olur) istifa etmem aman aman Zahid Akman'ın (dikkat: Mahkeme kararıyla şeyhinin adını almak için babasına dava açmış kişi) önderliğinde Atatürk'ü de mi mozaikleyelim? Gerçi Köksal Toptan keselim demiş, mozaik dememiş ama olsun. Yapalım be. Bakalım nasıl görünecek. Estetik olarak. O zaman da "hiii ulu önder ayıp şeyler mi yapıyooo, niye öyle gözüküyooo" demeyecek mi korumaya muhtaç miniklerimiz? O zaman da şöyle açıklarız: "Hayır evladım devlet öyle uygun görmüş; o herşeyi bizim yerimize düşünür, yapar." Evet aynen öyle yapar. Çünkü biz "sıradan" vatandaşlar gerizekalıyız. Sanki anlamıyoruz mozaiklenince sigara içildiğini. Yalnız arada puro mu sigara mı diye ayırdedemiyorum. O da bir başarıdır. Ne yalan söyleyeyim.
Bu arada Atatürk ve sigara mevzuuna, Can Dündar'ın cevabı: "Kanuna uymaktansa, tarihe sadık kalmayı tercih ederim". Nokta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder